Cumhurbaşkanı Erdoğan: S-400 konusunda geri dönüşümüz asla olamazCumhurbaşkanı Erdoğan, “S-400 konusunda işi bitirdik, geri dönüşümüz asla olamaz. Ruslarla anlaştık, ortak üretime gireceğiz, belki S-400’den sonra S-500’e gireceğiz.” dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanal 24 ve TV 360 ortak yayınına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “beka sorunuyla” ilgili sözleri hatırlatılarak “Böyle bir sorunun olmadığını, YPG bize saldırmaz cümlesiyle ifade eden bir partinin genel başkanı… Bunu söylediği gün ya da ertesi sabah taciz atışlarının olduğunu biliyoruz. Bunu bir amaç için mi, yoksa belirli bir oyu konsolide etmek için mi söyledi? Yoksa bir yerlere sinyal verdiğini mi düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine Erdoğan, Türkiye’nin aslında en önemli sorununun beka sorunu ile muhalefet sorunu olduğunu söyledi.
Erdoğan, Türkiye’nin bir muhalefet sorunu yaşadığını dile getirerek “Şu anda bakın kendi kendiyle çelişki içinde olan bir ana muhalefetin başı var. Ülkemizde ve bölgemizde yaşanan hadiseler 31 Mart seçimlerini artık sıradan bir seçim olmaktan çıkarıyor. Şimdi YPG/PYD’yi kalkıp da bu beka sorununun bir tarafı, bir ucu olmaktan eğer göremiyorsa bir ana muhalefetin başı, bu ülkede beka sorunu nedir, bunu tanımlamaktan da uzaktır. 100’ün üstünde benim vatandaşım, askerim sınır boylarında şehit olacak sen bunu beka sorunu olmaktan çıkaracaksın.” diye konuştu.
Irak’tan bu bölgeye, YPG/PYD’ye 23 bin tır kamyon silah, mühimmat, araç gereç geldiğine işaret eden Erdoğan, bu terör örgütlerinin PKK’nın yan kolları olduğunu, bu silah, mühimmat ve araç gerecin Türkiye’ye karşı kullanıldığını kaydetti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim eğer bir Cerablus, bir Afrin operasyonumuz olduysa bunun sebebi o açılan terör koridorunu yani beka sorununu ortadan kaldırmak için biz ne yaptık, yarma harekatı yapıp Zeytin Dalı operasyonuyla bir defa o işi yok etme yoluna gittik. Kobani olayı bunun bir tanesidir. Biz Kobani’de bile oradaki Kürt kardeşlerimizi Türkiye’de kabullendik ve Türkiye’de onlara hala ev sahipliği yapıyoruz. Bütün bu gerçekler ortadayken hala YPG’yi bir defa bir terör örgütü olmaktan dışlıyor. Yani YPG terör örgütü değil diye ifade ediyor Bay Kemal. Bay Kemal’e sorarsanız PKK da zaten terör örgütü değil. Her ne kadar AB terör örgütü olarak kabul ettiyse de Bay Kemal bunu hala anlamadı. Yani YPG demek, PKK demektir. Halkımız bunu artık biliyor. Amerikalı senatörlere bile anlattık, anlattık sonunda anladılar. Nitekim ziyaretime gelen yine ABD’li önemli bir senatör, kendisine ekranda bunları anlattım, videodan anlattım, gösterdim ve görünce dedi ki ‘haklısınız, bunlar terör örgütü’ dedi. Bütün bu gerçekler ortadayken hala Kandil’den şu andaki ittifaka her türlü destek verilirken sen kalkıp da bunu anlamıyorsan biz sana ne diyelim. İşte bu terör örgütünün saldırılarında yüzlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiğini görmezden geliyor.”
“Geçmişe gittiğimiz zaman PKK tarafından öldürülen binlerce vatandaşımız var. Bunları neyle izah edeceksin?” diye soran Erdoğan, “Bunları bile görmezden geliyorsun. Bunun için de şu anda bakın CHP, İYİ Parti bunlar Güneydoğu’da, Doğu’da doğru dürüst bir miting dahi yapamıyorlar ve oralardan da zaten aday filan da göstermiyorlar. Oluşturdukları ittifak var ya bu ittifaklarla oraları zaten tamamıyla şu anda terör örgütünün desteklediği HDP’ye teslim etmiş vaziyetteler. Bazı yerlerde de diğerlerine bir şeyler bırakmış vaziyetteler ama bizim için, Cumhur İttifakı için böyle bir şey söz konusu değil. Biz her yerde varız ve Cumhur İttifakı olarak da biz bunu dayanışma içinde sürdürüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Geçmişteki yaşananlar bizim için çok önemli bir ders”
“31 Mart ertesinde, seçim sonrasında eğer ki daha önce yaşanan benzer durumlar kimi belediyelerde yaşanırsa kayyum noktasında tekrar harekete geçer misiniz?” sorusu üzerine Erdoğan, geçmişte yaşananların kendileri için çok önemli bir ders olduğunu ifade etti.
Erdoğan, “Buradan aldığımız nasihatle 31 Mart’tan sonraki süreçte benzer şeyler yaşandığı anda biz bu işi anında yargıya götürür ve anında da kayyumlar için yolu açarız. Çünkü kayyumun ne denli faydalı olduğunu yaşayarak gördük.” dedi.
Devletin tüm belediyelere mali destek verdiğine dikkati çeken Erdoğan, “Peki bu aldığı mali desteği ilinde, ilçesinde, beldesinde değil de Kandil’e gönderiyorlarsa bunu Kandil’e gönderenlere veya teröristlere destek olarak verenlere iyi yapıyorsunuz, aynen yolunuza devam edin mi diyeceğiz? Hayır. Hemen bu işi yargıya sevk edeceğiz ve ondan sonra da bu adımları atacağız.” diye konuştu.
Kayyumların başarısını görmemenin “bakar kör” olmak anlamına geldiğini ifade eden Erdoğan, Diyarbakır’da dört şeritli yolların bulunduğunu, caddelerin ışıl ışıl olduğunu, gençlerin oturduğu, birbiriyle sohbet ettiği kafeteryaların açıldığını anlattı. Erdoğan, “Öbür tarafta Dicle, orada piknik yapmak için alanlar oluşmuştur. Bir diğer tarafta Kurşunlu Camii inşa edilmiştir. Öbür tarafta meşhur oraların Suriçi denilen bölgeler tamamıyla elden geçirilmiştir. Buralar kentsel dönüşüm değişimle yeniden sahiplerine yapılarak teslim edilmiştir.” bilgilerini paylaştı.
Erdoğan, Şırnak, Van, Hakkari’nin de aynı şekilde olduğunu dile getirerek bütün bölgedeki bu değişimin kayyumların gayretiyle gerçekleştiğini anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buraların aslında sizler tarafından da çekimlerinin yapılarak milletimize gösterilmesi çok çok büyük önem arz ediyor. Çünkü devletin bütün imkanlarını Kandil’in talimatıyla terör için kullanılması bizim kabul edeceğimiz bir şey değildi ve bunu sağ olsun güvenli ellere, kayyumlara teslim ettik ve onunla birlikte de şu andaki Güneydoğu illerini, bazı Doğu illerini de bu yeni yapısıyla kavuşturma imkanını bulduk.” değerlendirmesinde bulundu.
“O ne diyorsa o da onu söylüyor”
HDP’li yöneticilere yönelik sözlerinin muhalefet tarafından seçmene söylenmiş gibi aktarıldığı ifade edilerek, “İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Denizli mitingine girmeden önce bir söylemi var, ‘Cumhurbaşkanı’nın terörist dediği Denizlililer nasılsınız, iyi misiniz? Evine ekmek götürmekten başka derdi olmayan teröristler iyi misiniz, şu kadar milyon oy alan partinin seçmenine, sizlere terörist diyor’ diye hitap ediyor. Partinin durumuyla seçmenin durumunu nasıl ayırıyorsunuz?” sorusu üzerine de Erdoğan, “Bir defa bu kadın şirazesinden çıkmış.” ifadesini kullandı.
Kısa bir süre önce Denizli’de bulunduğunu, 30 bini aşkın Denizlilinin meydana geldiğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
“Orada böyle bir ifade kullanıp kullanmadığımı Denizlili kardeşlerim zaten ruberu biliyorlar. Şimdi hani bunlar birbirleriyle ortak oldular ya bir yerinden kapacak. Şimdi zaten Bay Kemal yalancı, bu da ondan yalanı iyi kaptı ve o ne diyorsa o da onu söylüyor. Şimdi Man Adaları diye bir şey tutturdu biliyorsunuz Bay Kemal, dava açtım, aynı şekilde ailem dava açtılar ve bu davaları kazandık. Henüz parayı tahsil etmedik. Şimdi bu paraların ödenmesi için de CHP’li milletvekilleri yardım sandığı kurdular, beşer bin lira her bir milletvekili ödüyor ve oradan bu paraları ödeyecekler. Ben de diyorum ki ben bunu inşallah Mehmetçiği Güçlendirme Vakfına bu parayı tahsil ettiğim anda vereceğim. Bunun onayı gerekiyor, sonra parayı tahsil edeceğiz. Bununla bir yere gelmek istiyorum. Meral Hanım Tayyip Erdoğan’ın ne olduğunu çok iyi bilir. Meral Hanım bir defa istikamet üzere yaşayan birisi değildir. İstikametini birçok kez kaybetmiş birisidir. O da yalancıdır. Bir ara ne yaptı, ‘genel başkanlıktan ayrılıyorum’ dedi. Sonra ne oldu, geri geldi. Bir defa Meral Hanım, Tayyip Erdoğan halkına terörist diyecek kadar istikametini kaybetmemiştir.”
Mitinglerinde de izlettiği HDP’li yöneticilerin terör örgütüne yönelik sözlerini hatırlatan Erdoğan, “Ben soruyorum ey Meral Hanım, Türkiye’de Kürdistan diye bir bölge var mı? Sen bunu nasıl kabul edersin? Bir taraftan böyle bir şey yok diyeceksin, ‘Kürdistan’ diyenlerle el ele omuz omuza olacaksın. Peki Erdoğan ne diyor? Türkiye’de Kürdistan yok. Güneydoğu Anadolu var, Doğu Anadolu var, Karadeniz, Akdeniz, Orta Anadolu, Ege, Marmara var. Eğer sen Kürdistan’ı çok seviyorsan Kuzey Irak’ta Kürdistan var, buyur Kürdistan’a git. Benim dediğim bu. Yoksa ben HDP’ye oy verenlere kalkıp da nerede terörist demişim bunu ispat etsinler. İspat ettikleri anda ben ne gerekiyorsa onu yaparım. Böyle bir iftiranın içerisinde ancak onlar bulunur.” dedi.
“Genel başkanına söylediğinizi seçmenine teşmil ediyorlar.” denilmesi üzerine Erdoğan, “Yaptıkları bu.” karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Kaldı ki mesela bir diğeri de kalkıyor, ‘bizim arkamızda YPG var, PYD var, PKK var’ diyor. Biz ne diyoruz? ‘Bizim arkamızda da halkımız var, Allah’ımız var. Onlar sırtını oraya dayıyor, biz ise sırtımızı halkımıza, Hakk’a dayıyoruz. aramızdaki fark bu. HDP’ye oy veren kardeşlerime bugün de söyledim, sesleniyorum dedim. Bu terör partisine destek vermeyin. Partiyi konuşuyoruz. HDP, Kürt kardeşlerimin derdiyle dertlenen parti değildir. HDP terör örgütü PKK’nın payandasıdır. Nereden yönetiliyor? Kandil’den yönetiliyor. Bütün ekranlara Kandil’deki ismini vermeme gerek yok o kişilerin onların da resimlerini getiriyorum, konuşmalarını aynen koyuyorum. Mesela bir diğeri çıkıyor HDP’nin içinden eğer terörle mücadele 1 Temmuz’a kadar bu yasa kaldırılmazsa savaş çıkar. Bütün bunlar konuşuluyor. Bunları duymazdan mı geleceğiz Meral Hanım? Yoksa biz asla seçmene böyle bir yakıştırmayı hiçbir yerde yapmadık, yapmayız. Kaldı ki Kandil ve Pensilvanya destekli bir zillet ittifakıyla karşı karşıyayız. Kapalı kapılar ardında bunlar kirli pazarlıklar yapmaktadırlar. Nitekim işte bugün Denizli mitingi ikisinin beraber yaptığı bir mitingdir. Burada da maalesef bir yalan makinesi devreye girmiştir.”
Anketlere güvenmediğine ilişkin yaptığı açıklamanın hatırlatılması üzerine Erdoğan, bazı anketlerin manipülasyon için kullanıldığına şahit olduklarını söyledi.
Erdoğan, “Çalışmamızı yönlendirmek için nerede, nasıl çalışmalar yapalım diye yine anketleri yapıyoruz ama bu anketleri kendimiz yapıyoruz.” diye konuştu.
Bundan 5-6 seçim öncesi anket ciddiyetinin kalmadığını belirten Erdoğan, “Ciddiyetsizlik şu, manipülasyon çok ileri bakıyorsunuz sipariş üzere anketler yapılıyor. Anket şirketlerinin kullandıkları anketörler vesaire icabında aynı kişiler oluyor, aynı kişilerle yapıyorlar ve buradan belli sipariş üzere aldıkları o havuzdan çıkan bilgilerle kalkıp ‘şu anketi yaptım’ diyor. Burada belli satışlar var, dolayısıyla bu güven vermiyor.” dedi.
Anketlerini partilerinin çatısı altında yaptırdıklarını ve daha sağlıklı olduğuna inandığını belirten Erdoğan, bu anketleri paylaşmadıklarını, çalışmalarını yönlendirme amacıyla kullandıklarını ifade etti.
Erdoğan, “Faraza 50 civarında ilde miting yapacağım gibi, televizyon programlarıyla bunları yürütüyorum. Aynı şekilde tabi muhalefet böyle bir kampanyanın içinde değil, yani bugün ana muhalefetin başındaki zat belki 16-17 bilemediniz 18-19 belki miting yapacak. Bu mitinglerini de Doğu, Güneydoğu, Doğu Karadeniz, buralarda değil daha çok batı, buralarda yapıyor, diğer yerlere filan gitmiyor, gidemiyor. O kendi bileceği bir iştir. Demek ki herhalde onun da anketörleri onlara böyle bir şey veriyor ama biz denek seçiminden tutunuz anketlere ve anketörlere varıncaya kadar buradaki uyuma çok dikkat ediyoruz, öyle siparişle belli bir ücret verilmek suretiyle denek seçimi yapmak gibi bir yol seçmiyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“En sağlıklısı meydanların dili”
Farklı anket metodları olduğunu ve bunların hangisinin sağlıklı olduğuna bakıldığında herkesin farklı şeyler söylediğini dile getiren Erdoğan, “Onun için en sağlıklısı bana göre meydanların dili.” ifadesini kullandı.
Meydanların dilinin kendilerine ne aktardığının sorulması üzerine ise Erdoğan, 17 yıldır ülkeyi yöneten parti olarak meydanlarda yaptıklarını ve yapacakları yeni projelerini anlattıklarını bildirdi.
Dün İstanbul’da 4 ilçede yaptığı mitinglerde 150 bine yakın insana hitap etme fırsatı bulduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
“İnsanlar bu davetlere geliyor, meydanlarda bizi dinliyorsa burada bir şey var. Benim buradaki bütün heyecanım, aşkım, bu millete aşığız, biz bu ülkeye aşığız diyoruz ve onları sevk etmek, nereye? Bir defa bütün dost, ahbap, yaran bunları ziyaret edin, duyduklarınızı onlara anlatın. Ayrıca bu seçim çok çok önemli sandığa gelmeyecek ve gelemeyecek olanlar varsa bunları da sandığa taşıyın, bunda o meydandaki halkımla biz mutabık kalıyoruz. Biz nasıl tamam, yeter, yorulduk demiyorsak bu görev sadece benim veya bizim görevimiz değilki aynı zamanda benim halkımın da görevi. Niye? Demokrasi bu da onun için.”
“Demokrasinin gereğini uygulamamız lazım.” ifadesini kullanan Erdoğan, “Büyükşehirlerimizi, illerimizi, ilçelerimizi, beldelerimizi, mahallelerimizi ve ortaya koyduğumuz bir şey var, nedir o? Tevazu, samimiyet ve gayretle yeniden donatıyoruz. Yani bir siyasetçi gurur, kibir, böyle bir şeyle milletinin karşısında durmayacak, tevazu olacak, mütevazı olacak ki halk onu sevsin. Samimiyet olacak, yaptığı işte samimi davranacak ve tabii gayret olacak. Bunu da zaten vatandaş görüyor.” dedi.
Vatandaşların, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve belediye başkanlığı yapmış kendisini ve arkadaşlarını tanıdığını söyleyen Erdoğan, AK Parti’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Özhaseki’nin de belediye başkanlığı, milletvekilliği ve bakanlık görevlerinde bulunduğunu hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Özhaseki bu işi iyi bilen arkadaşlarımdan bir tanesi. Ben bakın Bay Kemal gibi konuşmuyorum. Bay Kemal’e televizyon programında soruyorlar, ‘İnce’yi niye yapmadınız’ diyor, ‘Onun belediyecilik geçmişi yok, tecrübesi yok’ diyor. Lafa bak, sanki kendisinin belediyecilik geçmişi vardı İstanbul’a Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapıldığı zaman. Onun için de Kağıthane’ye ne dedi? ‘Kağıttepe’ dedi. Niye? Tecrübe mecrübe filan bunların hiçbirisi olmadığı gibi bu işte kalkıp şimdi İstanbul’daki diyor ki ‘Erdoğan’ın geçmişinde belediye başkanlığı mı vardı.’ Erdoğan’ın geçmişinde İstanbul’dan önce belediye başkanlığı yoktu ama Erdoğan’ın geçmişi tamamen siyaset ve geçmişi özel sektörde ticaretle uğraşmış birisiydim. Oradan geldik, adımı attık ve İstanbulluya da biz mahcup olmadık. Şu anda Sayın Kılıçdaroğlu bir defa nasıl aday belirlenir bunu da bilmekten bihaber.” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, Ankara’ya, Kayseri’de 5 dönem arka arkaya belediye başkanlığı yapmış, başarılı bir kişiyi aday yaptıklarını söyledi.
AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım’ın da İDO Genel Müdürlüğü, bakanlık, başbakanlık ve TBMM başkanlığı görevlerinde bulunduğunu anımsatan Erdoğan, “Ben inanıyorum ki İstanbullu benim hemşehrilerim, vatandaşlarım Binali Bey gibi bir markayı asla burada ihmal etmeyecektir. İstanbul hizmet alacaksa ancak bu tür bir isimle alır. Diğerlerinin büyük düşünebilen bir yapısı yok. Ankara’da da öyle, İstanbul’da da öyle.” dedi.
İzmir adaylarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, “Adayları kantara çıkardığınız zaman İzmir’de Nihat Zeybekci nire, karşısındaki nire?” ifadesini kullandı.
Zeybekci’nin özel sektörü bilen, Denizli’de iki dönem belediye başkanlığı yapmış, daha sonra da Ekonomi Bakanlığı görevinde bulunmuş biri olduğunu, bölgeyi tanıdığını dile getiren Erdoğan, “O da şu anda İzmir’de inanıyorum ki büyük projelerle dev projelerle İzmir’e bugüne kadar kazandırılamayan bir çehreyi kazandıracak.” diye konuştu.
İzmir’in halinin perişan olduğunu ve susuzluk yaşandığını söyleyen Erdoğan, büyükşehir belediyesinin getirmesi gereken suyu kendilerinin getirdiğini belirtti.
Erdoğan, “Şu anda İzmir Körfezi pislikten geçilmiyor, koku aynen Haliç gibi, böyle kokuyor, rezillik. Bunlar halledemez, yine orası biz orada iktidar olursak Nihat Bey’e aynen Haliç Projesi’ni uygulattırır ve İzmir Körfezi’ni de inşallah pırıl pırıl yapar ve İzmir halkı arzuladığı o güzel İzmir’e kavuşur.” dedi.
İstanbul’un bazı ilçelerinde toplanmayan çöplere ilişkin çeşitli görüntülerin ekrana yansıtılması üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bu Şişli, maaş alamıyorlar, çöplükten geçilmiyor. Şu hale bak, bu rezillik. Şişli halkı hala bu adamlara oy verecek mi ben bunu düşünüyorum, vermemesi lazım.” ifadelerini kullandı.
CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu’na Şişli ziyareti sırasında vatandaşların “Çöplere bakın” dediğinin, İmamoğlu’nun da buna karşılık, “Hallederiz, halledeceğiz” ifadesini kullandığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Beylikdüzü’nü halletmiş mi?” diye sordu.
Erdoğan, “Ben ne diyorum? CHP ‘3 Ç’dir, ‘3 Y’dir, çöp, çukur, çamur.” ifadesini kullandı.
Görüntülerin yeni olduğunun hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Benim İstanbul’u aldığım zaman çöp dağları vardı, şimdi buyrun bakın burada da yine aynen çöp dağları oluşmuş. Maaşları da ödeyemiyorlar. Bu iyi günleri, daha kötü günler var, sefilleri oynayacaklar bunlar, yapamazlar. Çünkü yöneticilikte finans yönetimi çok çok önemlidir, insan yönetimi çok çok önemlidir, bilgi yönetimi çok çok önemlidir. Eğer bu üçü halledilmediği sürece batarsınız, bu hale düşersiniz. Bunlarda bunların hiçbiri yok. Diğer üçlü de ‘yokluk, yoksulluk, yasaklar’ işte biz bunları da kaldırdık. Şimdi İzmir’de Nihat Bey o ‘3 Ç’ye bir dördüncüyü ilave etti, o da çarpık yapılaşma. Hakikaten İzmir’in de İstanbul’un da bu çarpık yapılaşması bu da bir felaket.” dedi.
“Türkiye’nin yeniden inşası için şans”
Erdoğan, “Cumhur İttifakı ülkemizin yaşadığı bu muazzam dönüşümün ana eksenidir. Cumhur İttifakı, Türkiye’nin yeniden inşası için bir şanstır.” şeklinde konuştu.
“Bazı gelişmeler olduğunda gereğini yaparız”
Erdoğan terörle mücadeleye ilişkin şunları kaydetti:
“Suriye’de nasıl terör koridorunu yok ettiysek aynı şekilde yeni bazı gelişmeler olduğu anda oraya da gereğini yaparız. İşte Adana Mutabakatı denilen olay budur. Terörle mücadelede Kürt, Fransız, Yunanmış, Avustralya’dan gelenmiş, ayıklayacak halimiz yok. Mehmet’ime silah doğrultana biz de doğrulturuz. Sınırlarımız içinde ve ötesinde terör örgütüne tarihte görülmemiş ağır darbeler vurduk. Başlarını kaldıramaz hale geldiler.”
“Bukalemun kılıklıları da bulacağız”
FETÖ ile mücadelenin de kararlılıkla sürdüğüne işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Milletimiz müsterih olsun. FETÖ ile mücadele kararlılığımız sürüyor. Bukalemun kılıklıları da buluyoruz, bulacağız. 2019’da bugün itibarıyla 3 bin 306 FETÖ operasyonu yapıldı. Bu yıl 7 bin 416 gözaltı ve bin 385 tutuklama işlemi gerçekleşti. 15 Temmuz’a göre çok daha güçlü bir kuvvetiz. Kurdukları kirli tezgahları kafalarına geçiririz. Her türlü tedbirimiz var. Hem suçlu buluyorsun hem de adli kontrolle serbest bırakıyorsun. FETÖ ayağında açık söyleyeyim, Adil Öksüz. Can Dündar mahkumiyeti söz konusu, adli kontrolle onu da serbest bırakıyorlar, kaçıp gitti, bu adam vatan haini. Türkiye düşmanları bunları bağırlarına basıyorlar.”
“ABD silahlarını teröristlere vermesin”
“Türkiye’nin güvenli bölge talebinden neden korkuyorlar? Türkiye’yi neden bu bölgede istemiyorlar?” sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
“Bu süreç içerisinde Trump kararlı bir duruş sergilemedi dersem yanlış olur, sergiledi. Fakat tabii her liderin etrafında da birileri var. Sürekli bir şeyler sufle ediyor. Burada da böyle bir şeyler var. Bu noktada Amerika’nın bir müesses nizamı var, buna bir derin devlet de diyebiliriz, bunların engellemeleri söz konusu. Bu engellemeler özellikle bizim için de en temel sıkıntılardan bir tanesi. Nitekim Amerika’nın bir defa PYD/YPG terör örgütüyle olan ilişkisine son vermesi şart. Bunlarla ilişkiyi kesemezse bu sıkıntı bizim devam eder ama bunu ortadan kaldırırsa benim kendilerine daha önce de söylediğim gibi gelin burada beraber hareket edelim, biz buraya iki tugay sokarız, Özgür Suriye Ordusu ile beraber de bu işi çözeriz dedik. Ne yazık ki bunlar bu işe sıcak bakmadılar. İşte o dediğim, etrafındaki generallerin de yaklaşımıyla ki bazıları etrafında değil zaten, onları da görevden aldı, maalesef şu anda kayıplar.”
Erdoğan, ABD’nin Suriye’den çekilmesinin ne aşamada olduğunun ve burada Amerika’nın terör örgütlerine verdiği silahların akıbetinin ne olacağının sorulması üzerine şu cevabı verdi:
“Bütün silahların seri numaraları vesaire bizdedir, sözlerini pek sağlıklı bulmuyorum. Bu silahlar kime teslim edilecek, Türkiye’ye mi teslim edilecek veya kendileri mi alıp götürecekler? Biz bunu Irak’ta yaşadık, böyle bir şey olmadı. Tam aksine orada işte yine PKK’ya ve aynı şekilde terör örgütlerine bunları verdiler. Biz burada bu yaşanmasın istiyoruz. Eğer böyle bir şey yapacaksanız gelin bunları bize verin, bölgenin güvenliğini de biz bunlarla sağlayalım. Biz Amerika’nın Suriye’den çekilme sürecini sıcağı sıcağına takip ediyoruz. Şu anda henüz bu adımlar atılmış değil. Amerika’nın Suriye’den çekilme kararının bölge ülkelerinin güvenliğine, ayrıca Suriye’nin güvenliğine de yansımasını çok çok önemli buluyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğü bizim baştan beri iddia ettiğimiz bir konu. Buna bizim de Rusya’nın da İran’ın da Amerika’nın ve Koalisyon Güçleri’nin de uymasının gereğini hep ifade ettik. Biz bunu Soçi’de, Ankara’da, Tahran’da ifade ettik. İkinci tur Soçi’deki sonuç bildirgesinde de bunları yine oraya derç ettik. Bugün de bizim düşüncemiz yine böyle. Bundan sonraki süreçte de ikinci Soçi’den sonra Ankara olacak. Bunlar bizim gündemimizin önemli başlıkları, buna böyle devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin Suriye’de terör örgütlerine verdiği silahlarla ilgili Türkiye’nin tavrıyla ilgili bir soruya, “Amerika bu silahları kendisi alıp gidecekse malıdır, alsın götürsün ama yok kendisi alıp götürmeyecekse bize versin, gerekirse otururuz masaya pazarlığımızı yaparız, işimize yarayanı veririz parasını alırız. O ayrı mesele ama kalkıp bunu teröristlere vermesin. Teröriste bunu parasız veriyor, bunların birçoğunu kendilerinden paramızla istediğimiz halde bize vermediler. Teröriste bunları parasız veriyorsunuz, ondan sonra da Kongre’de şurada burada diyorsun ki ‘şu kadar para harcadık’. Buyurun sizin yaptığınız iş bu, neticesi de bu.” karşılığını verdi.
“S-400 konusunda işi bitirdik”
S-400 füze sistemi konusunda bazı çevrelerin Türkiye’ye yönelik baskılarıyla ilgili bir soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
“S-400 konusunda biz işi bitirdik, o bitmiş bir şey. Onu artık konuşmamızın anlamı yok. Çünkü gerek Sayın Putin ile gerekse Rusya ile biz bu anlaşmayı bitirmiş vaziyetteyiz. Yani kredi şartlarından ortak üretime varıncaya kadar bütün bunlar konuşuldu, anlaşıldı, imzalar atıldı bitti. Şimdi bizim bir geri dönüşümüz asla olamaz. Çünkü bize böyle bir ahlaksızlık yakışmaz, bu ahlaki değildir. Çünkü biz bir anlaşma yaptıysak onun arkasında dururuz. Kimse bizden tükürdüğümüzü yalamamızı beklemesin. Alışılmış liderlerden de değiliz. Bunu da herkesin bilmesi lazım. Kaldı ki biz Patriot olayını bunlardan ne zaman istedik? Obama dönemi. Obama döneminde bu işi halledemediler. Sayın Trump ile de bunları konuştuk. Bu dönemde de maalesef 17 ay oldu, buradan da yine olumlu bir şey çıkmadı. Biz yine onlara dedik ki hala verebiliyorsanız siz de verin bize. Biz şartlar uygunsa, fiyatlar uygunsa, kredi uygunsa, ortak üretime girebileceksek sizle de yaparız. Ama ortak üretim, kredi şartı, teknoloji bunların olması şart. Ben sana vereyim ama anahtar benim elimde olsun, kusura bakma biz böyle bir şeye artık giremeyiz. Bunlar tarih oldu. Şimdi biz Ruslarla anlaştık, ortak üretime gireceğiz. Belki S-400’den sonra S-500’e gireceğiz. Bize S-400’de dayatma yapanlar, niçin Yunanistan’a yapmıyor S-300 için? Niçin Bulgaristan’a yapmıyor S-300 için? Niçin Slovakya’ya yapmıyor S-300 için? Bunlar da aynı zamanda NATO ülkesi, yapın onlara da niye yapmıyorsunuz?”
NATO Genel Sekreterinin S-400 tedarikiyle ilgili “Bu ortaklarımızın en doğal hakkıdır, biz buralarda müdahale edemeyiz.” dediğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
“Şimdi bizi nereden tehdit ediyorlar, F35’lerin radarları noktasında sıkıntı doğurur. Biz bunların da incelemesini yaptık. Böyle bir şey de yok. Biz F35’lerin taksidini tıkır tıkır ödeyen bir ülkeyiz. Şu ana kadar 1 milyar doları aştı bizim ödediğimiz para. Biz bu noktada da samimiyiz. Ben her şeyi senden alacağım diye bir kaide olamaz ki. Sen aldığın her ürünü bize sorarak mı alıyorsun, hayır. İstediğin ürünü istediğin yerden alıyorsun. Bizim de böyle bağımsızlığımız var, biz bağımsız Türkiye’yiz, köle değiliz. Dolayısıyla burada da bizim özgürlük alanımız neyse, bu özgürlük alanımızın içerisinde her alanda adımlarımızı atıyoruz. Rusya ile bu konuda adımımızı attık, imzalar tamam. Çok çok uygun şartlar altında da S-400 anlaşmamızı yaptık. Bize bunun gönderimini de temmuza kadar çektiler. Temmuzda da ilk partiyi de inşallah alacağız.”
“Türkiye her türlü tedbirini alıyor”
ABD Başkanı Trump’ın, Türkiye’yi Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GTS) programından çıkarma kararını ise “Türkiye her türlü tedbirini alıyor. Bunlara alışığız. Bizi bunlarla kimse terbiye etmeye de kalkmasın.” değerlendirmesinde bulundu.