Gaziantep Web Tasarım - Gaziantep Web Sitesi

  1. Haberler
  2. Türkiye
  3. Karasularını 12 mile çıkarma planları ile gerilimi tırmandırıyor

Karasularını 12 mile çıkarma planları ile gerilimi tırmandırıyor

featured

 

Ege’de maskeler düştü, Türkiye hazır olmalı

Yunanistan, Ege ve Akdeniz’de deniz parkları kurarak fiili egemenlik alanlarını genişletmeye çalışırken, bir yandan da “Konstantinopolis” söylemi ve karasularını 12 mile çıkarma planları ile gerilimi tırmandırıyor. Yunanistan’ın, hem Ege hem de Akdeniz’de; İsrail ve Güney Kıbrıs’la kurmaya çalıştığı enerji koridoru ise, Türkiye’nin hukuki, askeri, diplomatik cephelerde güçlü ve kararlı bir duruş sergilemesini her zamankinden daha hayati bir zorunluluk haline getiriyor.
Yunanistan’ın; Ege Denizi ve Akdeniz’deki Türkiye’ye yönelik girişimleri tepki çekmeye devam ediyor. Ege ve Akdeniz’deki “Deniz Parkı” ilanlarının yanı sıra, İstanbul için “Konstantinopolis” söyleminin yüksek sesle dillendirilmesi iki ülke arasındaki ilişkilere zarar verirken, Yunanistan, deniz koruma alanları adı altında fiili egemenlik kurma çabalarını da hızlandırmaktan geri durmuyor. Halihazırda deniz yetki alanlarının yüzde 18,3’ünü koruma altına almış durumda olan Atina yönetimi, bu oranı yüzde 32’ye çıkarmayı hedefliyor. Özellikle İyonya Denizi’nde 18 bin kilometrekare, Güney Kiklad Adalarında ise 8 bin kilometrekarelik park ilanları, Yunanistan’ın yayılma hedeflerinin işareti
Yunanistan’ın Ege ve Akdeniz’deki yayılmacı politikasının karşısındaki caydırıcı güç ise Türk Donanması.
YAYILMACI STRATEJİ
Yunanistan, kara sularının önemli bir bölümünde kontrol sağlamayı hedeflerken, bu alanlar bir araya geldiğinde, ülkenin toplam deniz yetki alanlarının yaklaşık yüzde 5’inin “koruma alanı” statüsüne gireceği belirtiliyor. Söz konusu adımlarla, 2030 yılına kadar kara ve deniz alanlarının yüzde 30’unun koruma altına alınmasını amaçlandığı, Atina yönetiminin “30×30 Küresel Hedefi” kapsamında stratejiler ürettiğinin de altı çizilirken, çevreci söylemlerle Türkiye’nin deniz yetkilerini yavaş yavaş daraltılmak istendiği vurgulanıyor.

SEMBOLİZM KIŞKIRTMASI
Öte yandan Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkarma hamlesi ise Ege’nin yüzde 70’inin kontrol altına alması anlamına geliyor. Türkiye, bu olasılığı “savaş sebebi” olarak tanımlarken, Ankara, 2025’te yayımlanacak olan kendi Deniz Mekânsal Planı ile orta hat yaklaşımını savunuyor. Yunanistan’ın Ege ve Akdeniz’deki stratejik hamlelerinin yanı sıra Türkiye açısından asıl dikkat çekici diğer gelişme ise, tarihsel sembolizm üzerinden yürütülüyor.

HELENİZM POZU
Geçtiğimiz mayıs ayında İstanbul’da yapılan Balkan Genelkurmay Başkanları Toplantısı sırasında, Yunanistan’ın resmi web sitelerinden biri olan; “https://www.amna.gr” adlı sitede megakent “Konstantinopolis” olarak anılmıştı. Ancak Yunan kışkırtması sadece bununla da sınırlı kalmadı. Yunan Genelkurmay Başkanı Dimitrios Choupis’in, Fener Rum Patriği Bartholomeos için “Ekümenik Patrik” tanımı yaparak, Trakya, Gelibolu ile İstanbul’un Avrupa yakasının “Helen toprakları” olarak işaretlendiği bir haritayla poz vermesi büyük infial yaratmıştı.

DENGELERİ BOZMA GİRİŞİMİ
Mayıs ayından bu yana Türkiye’ye yönelik hamlelerde el yükselten Yunanistan’ın girişimlerindeki planları yorumlayan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hasan Köni, önemli uyarılarda bulunarak şunları aktardı: “Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve İsrail birlikte hareket ederek büyük bir enerji koridoru oluşturma hedefindeler. Yunanistan, karasularını 6 milden 12 mile çıkarma girişimleri, Meis gibi küçük adacıklar üzerinden ilan edilen Münhasır Ekonomik Bölge talepleri ve AB içinde Türkiye’ye yönelik veto tehditleri ile Ege politikalarını askeri ve çevresel olduğu kadar siyasi ve ekonomik baskı aracına dönüştürüyor.”

“VİTES YÜKSELTMELİYİZ”
Bu tablo karşısında Türkiye’nin sadece izlemekle yetinmesinin, uzun vadede Ege’deki deniz yetki alanlarının ve siyasi kazanımların kalıcı şekilde zayıflamasına yol açabileceğini söyleyen Prof. Dr. Köni, Ankara’nın bu sürece üç cephede yanıt vermesi gerektiğini de vurgularken, “Türkiye’nin Deniz Mekânsal Planlama ve çevre diplomasisi araçlarını etkin kullanarak, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Komisyonu, UNESCO ve Avrupa Konseyi gibi platformlarda tezlerini görünür kılması gerekir. Yunanistan’ın ilan ettiği deniz parklarının bağımsız denetime tabi tutulmalı. Atina yönetimi, AB savunma fonları gibi alanlarda Türkiye’nin aday ülke statüsünden kaynaklanan kazanımlarını da hedef alarak Brüksel’de fiili blokaj politikası yürütüyor” dedi.

Prof. Dr. Köni: “Doğu Akdeniz Boru Hattı Projesi, bölgedeki dengeleri değiştirme potansiyeline sahip. Dolayısıyla Ege’deki egemenlik mücadelesi sadece deniz parklarıyla sınırlı değil.”
GÜÇLÜ KARŞILIK GEREK
Köni, ayrıca İstanbul üzerinden yürütülen sembolik saldırılara karşı da toplum hafızası ve ulusal kimlik vurgusuyla güçlü bir karşılık verilmesi gerektiğinin altını çizerek, “Haziran ayı, diplomatik kırılma dönemiydi. Artık diplomatik maskeler düştü ve Yunanistan’ın fiili saldırıları görünür hale geldi” diye konuştu.

0
komik
Komik
0
_yi
İyi
0
mutlu
Mutlu
0
sevgi
Sevgi
0
d_nceli
Düşünceli
0
_zg_n
Üzgün
0
a_layan
Ağlayan
0
sinirli
Sinirli
0
korkun_
Korkunç
Karasularını 12 mile çıkarma planları ile gerilimi tırmandırıyor
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.