Bir kadın üyemizin başvurusu bize toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin her alanda giderek çoğaldığını ve konu üzerinde bir kez daha durmamız gerekliliğini gösterdi. Türk Kadın Hareketi Genel Başkanı Pınar Gül yaptığı yazılı açıklamada, bir kadın yat işletmecisinin yaşadığı sorunları yazılı olarak dile getirdi. Gül “Bodrum tur tekneleri kimin tekelinde” diye sordu
Kadın üyemiz bir yat işletmecisi ve aynı zamanda kaptan. Bin bir emekle yaşama geçirdiği, maddi manevi güçlükleri heyecanı ile bastırarak inşa edip hizmete soktuğu kıymetli teknesi ile iş yaptırılmaz duruma düşürüldü(Kaldı ki kadın işletmecimiz tur tekne sahiplerinin almakla ve yerine getirmekle yükümlü olduğu tüm mercilerden ödemelerini yapıp izinlerini almasına karşın). Tekne sahibi, liman başkanlığı tarafından kendine gösterilen yerde, bir başka tekne sahibi aynı zamanda da tekne kooperatifçilerinden olan bir erkeğin ve çalışanlarının sözlü tacizine uğruyor, teknesine zorla çıkılıyor, bu da yetmiyor müşterisinden olmakla kalmayıp, iş alamaz duruma düşürülüyor. Bu çok açık bilinmelidir ki; tacizin hiçbir şekli kabul edilemez.
Bir toplum kimi zaman isteyerek kimi de istem dışı kabul ettiği kurallara bağlı olarak o toplumun toplumsal cinsiyetini oluşturur. Böylece toplum kadına ve erkeğe cinsiyete dayalı farklı sorumluluk ve beklentiler yükler. Bu durum özellikle ataerkil yapılarda kadın ve erkek arasında büyük eşitsizliğe neden olur.
İşte kadın işletmecimizin de karşılaştığı durum ile toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir örneğini daha görüyoruz.
Şimdi, Bodrum tekne limanındaki örnekte vurgulamak istediğimiz ve benzer işletmeci erkeklere sormak istiyoruz;
?Kadından kaptan, işletmeci olmaz mı?
?Bir kadın kaptanın başarılı olması sizi neden zorluyor?
?Kadın iş hayatında hep bedel ödemek zorunda mı?
?Yetersizlikleri gizlemenin bir başka yolu kadın kaptana sözel taciz ve teknesine müdahale ile çözülür mü?
?Sizin geleneksel inançlarınız kadınların önünde engel teşkil etmeyi ne kadar sürdürecek?