Muğla’nın dünyaca ünlü Göcek Körfezi’nde uygulanmaya başlanan “Mapa-Şamandıra Sistemi” projesi, çevresel etkileri ve uygulama sürecindeki belirsizlikler nedeniyle kamuoyunda ciddi tartışmalara yol açtı. Projeye ilişkin iddialar, İYİ Parti Muğla Milletvekili Prof. Dr. Metin Ergun tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşındı.
Göcek Körfezi, barındırdığı biyolojik çeşitlilik, deniz çayırları ve hassas kıyı ekosistemiyle Türkiye’nin korunması gereken öncelikli doğa alanlarından biri. Ancak son dönemde bölgede devreye alınan Mapa-Şamandıra Sistemi projesi, çevre koruma hassasiyetleri, şeffaflık eksikliği ve halkla yeterli istişare yapılmaması gerekçesiyle eleştirilerin hedefi oldu.
Prof. Dr. Metin Ergun’un gündeme taşıdığı soru önergesinde, projenin içeriği ve uygulanış şekli hakkında kamuoyuna yeterli bilgi verilmediği; yerel halk, sivil toplum kuruluşları, bilim insanları ve ilgili meslek odalarının görüşlerine başvurulmadığına dikkat çekildi. Ayrıca projenin daha önce yapılan bilimsel çalışmalarla da örtüşmediği belirtildi.
“Ekolojik Denge Bozulabilir” Uyarısı
En büyük endişelerden biri, deniz tabanında yer alan ve Akdeniz’in akciğerleri olarak bilinen Posidonia Oceanica deniz çayırlarının zarar görebileceği yönünde. Beton tonozlar ve zincirlerin deniz dibindeki hassas florayı tahrip edebileceği, bu yapıların çayırların ışık almasını engelleyerek yok olmalarına yol açabileceği vurgulandı. Ayrıca atık yönetimi, enerji altyapısı ve yangın güvenliği gibi temel konulardaki belirsizlikler de dikkat çekiyor.
Bölgedeki küçük ölçekli balıkçılar ve günlük tur teknelerine yeterli alan ayrılmaması, sistemin ticarileştirilme riski ve kamu yararından uzaklaşma ihtimali, sosyal adalet açısından da kaygı uyandırıyor.
İYİ Partili Metin Ergun’dan 10 Maddelik Soru Önergesi
İYİ Parti Muğla Milletvekili Prof. Dr. Metin Ergun’un Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı tarafından yanıtlanması talebiyle Meclis’e sunduğu yazılı soru önergesinde şu başlıklara açıklık getirilmesi istendi:
-Projenin mevcut yönetmeliklerle ne derece uyumlu olduğu,
-Hassas deniz ekosistemlerine yönelik bir etki analizi yapılıp yapılmadığı,
-Atık, enerji ve güvenlik gibi temel ihtiyaçların nasıl karşılanacağı,
-Yerel halk ve sivil toplum kuruluşlarının sürece katılımı,
-Projenin kamu yararı ilkesiyle mi yoksa ticari bir yaklaşımla mı yürütüleceği,
-Yöre halkı ve balıkçıların erişim haklarının nasıl korunacağı,
-Sistemin kapasitesi ve konaklama koşulları,
-Eski tonoz ve zincirlerin durumu ile bunların ekolojik etkileri,
-Çalışan personelin sosyal haklarının dikkate alınıp alınmadığı,
-Projeden elde edilecek gelirin kamu yararına nasıl kullanılacağı.
“Halkın Erişim Hakkı Kısıtlanmasın”
Prof. Dr. Metin Ergun, kamuya ait kıyı alanlarının ticarileştirilmesi ve halkın erişim hakkının sınırlandırılması riskine karşı uyarıda bulundu. “Doğal kaynakların yönetiminde şeffaflık, katılımcılık ve bilimsel dayanak esas olmalıdır” diyen Ergun, kamuoyunun tüm yönleriyle bilgilendirilmesi ve ilgili paydaşların sürece aktif katılımının sağlanması gerektiğini vurguladı.