Gaziantep Web Tasarım - Gaziantep Web Sitesi

  1. Haberler
  2. Bodrum
  3. Muğla Borosu Avukatlar Günü Ortak Açıklama

Muğla Borosu Avukatlar Günü Ortak Açıklama

featured

             

               

               

               

            Muğla Barosu’ndan ortak açıklama     İnsanın kutsal yaşam hakkını kendisine dert, adalet aramayı bir çaba, hukukun üstünlüğünü hedef edinmiş, savunmanın, hukuk devleti ve  demokrasinin yılmaz savunucusu değerli meslektaşlarım, avukat arkadaşlarım.

            Basınımızın değerli temsilcileri.

                Bugün burada, bu toprakları bizler için vatan kılan, üstünde özgürce yaşayabilmemize olanak veren aziz atamızın manevi huzurunda, ona ve silah arkadaşlarına olan rahmet, minnet ve saygılarımızı ifade etmek üzere toplandık.

                Bize üzerinde avukatlık yapabileceğimiz bir vatan ve Cumhuriyet bırakan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, vatan için canından olan aziz şehitlerimize ve gazilerimize, hukuk mücadelesinde yaşamını yitiren üstatlarımıza bir kez daha minnet, rahmet ve saygılarımızı ifade ediyoruz.

                Ülkemiz çok zor günlerden geçiyor.

                Tüm dünyada etkili olan Covid – 19 salgını, uğruna hukuki mücadeleler yürütmekte olduğumuz insanımızın yaşam hakkını doğrudan tehdit ediyor, yaşama dair var olan alışkanlıklarımızı değiştiriyor, kısıtlıyor.

                Salgın ile mücadelede bilinebilen yöntemler ile yaşamaya, gerekli tedbirler altında yaşamımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Sanırım bir süre daha bu tedbirli yaşamı sürdürmek zorunda kalacağız.

                Salgın yönünden yaşadığımız sıkıntıların yanında ülkemizde bir de ve özellikle biz hukukçuları yakından ilgilendiren, ülkemizin       

“ Hukuk Devleti ” niteliği ile bağdaştıramadığımız sorunları da yaşıyoruz.

                Hepimizin çok iyi bildiği üzere, hukuk devleti;

                “ Eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup, bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı tutum ve davranışlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. ”

                Oysa ülkemizde Anayasamıza göre Hukuk Devleti olduğumuz kararlaştırılmış olmasına rağmen,  son bir yılda dahi, hukuk devletinin ilke ve kurallarıyla bağdaşmayan eylem ve söylemlerle karşılaşır olduk.

                Anayasa Mahkemesi kararlarının, yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamları, gerçek ve tüzel kişileri bağladığı Anayasamızın amir hükmü olduğu halde;

                Anayasa Mahkemesi kararlarına saygı duymayan, bu kararları tanımayan bir yürütme ve onu temsil eden bir Cumhurbaşkanımız oldu.

                Anayasa Mahkemesi kararına uymak zorunda olmadığını söyleyebilen bir Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız oldu.

                Anayasa Mahkemesi kararını tanımayan ve uymayan, kendi kararında ısrar hakkı olmadığı halde kendini Anayasa Mahkemesi kararına uymak zorunda görmeyen bir İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkememiz oldu.

                Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylayarak yürürlüğe koyduğu, milletin iradesiyle onaylanarak yürürlüğe giren bir uluslararası sözleşmeden, İstanbul Sözleşmesin’den tek bir kişinin iradesiyle çıktığımızı ilan eden kararlar oldu.

                Tün bunların sonunda da yürütme üzerinde etkili bir siyasetçiden, Anayasa Mahkemesini kapatalım sözlerinin duyulduğu günlerimiz oldu.

                Biz ki hukuk devletini güçlendirelim, evrensel hukuk normlarını istisnasız ülkemiz ve insanlarımız için egemen kılalım diye savunurken, var olanın bile özümsenmediği, kaldırılmasının istenip dillendirildiği sözleri duyar olduk.

                Hem de bunları;

            “Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma ;

                Büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim ” diye yemin edenlerden duyduk.

                Tüm bunlar gözümüzün önünde olup biterken, hem de tüm bunları “Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma; Büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”  diye yemin edenlerden duyduktan sonra;

                Şimdi de Anayasa’yı değiştirelim, bu anayasa günümüz şartlarına uygun değil sözlerini duymaya başladık.

                Tüm bu yaşananlardan sonra, insanın aklına pek tabi haklı olarak, anayasa’nın neresini değiştirmek istiyorsun diye sormak geliyor.

                Eğer hukuk devletinden ve bu devlette Anayasa Mahkemesinden, devletin kendi koyduğu kurallara ilk kendini ve yönetenleri bağlı kılmasından bıktıysanız ve anayasayı bu nedenle değiştirecekseniz biz bu ülkenin hukukçuları buna razı olmayız, razı olmadığımızı da bilmenizi isteriz.

               Ülkemizde acil bir adalet ihtilacı olduğu, bunu sağlamak için değişiklikler yapılması gerektiği ve bu değişikliklerin neler olduğunun yürütme tarafından bilindiğinin kamuoyu ile paylaşılmasının üzerinden tam iki yıl geçti. Bu koca iki yıl içinde birkaç cılız adım dışında esasa etkili, kalıcı ve adalete erişimi kolaylaştırıcı adımlar atılmadı, yürürlüğe konulamadı.

                Eksiklik ve ihtiyaç o kadar derinden hissediliyordu ki, aradan geçen 14 ayın sonunda, yürütme tekrar reform yapacağını, yargı reformu yapacağını açıklamak zorunda kaldı. Geçen 14 ayın sonunda ne yazık ki ortaya sadece yeni bir reform vaadi çıkabildi.

                Oysa yapılması gerekenler ve yapılması gerekeni bildiğini söyleyenler isteseler 2 ya da 3 ay içinde bu değişikliklerin büyük bir bölümünü çoktan yapmış olurlardı. Meclis aritmetiğinin de buna engel oluşturmadığı düşünüldüğünde, yapılmak istenseydi olurdu demek geliyor insanın içinden.

                Burada bu meydandan bir hukukçu olarak sesleniyorum. Ülkemizin adalete, adaletinde reforma  ihtilacı var. Ülkemiz için insanımız için, hukuk devleti olmak ve öyle de kalmak için yapın artık gerekli değişikliği, yapın artık duyurduğunuz reformları.

                5 Nisan Avukatlar Günü özelinde mesleğimizi, sorunlarımızı konuşmamız ve bunlara çözüm önerilerini dillendirmemiz gerekirdi belki de ama, ülkemiz hukuk devleti olmaktan çıkacaksa, o ülkede zaten avukat olmanın bir anlamı olmayacağı gibi, demokrasiye inanmış bir yurttaş olarak ta mutlu olmaktan bahsedilmesi mümkün olmayacaktır. Bu nedenle mesleki sorunlarımızı hukuk devleti olmaktan uzaklaşmayla doğacak sorundan daha önemli ve özel görmüyoruz. Ülkemiz hukuk devleti olmayı gerçekten içselleştirdiği gün, zaten biz avukatlardın da sorunları sona ermiş olacaktır.

                Bundan sonrakilerini “ Hukuk Devleti ” olmanın mutluluğu içinde kutladığımız nice 5 Nisanlar diliyor, hepimizin 5 Nisan Avukatlar Gününü kutluyorum. Günümüz kutlu olsun.

0
komik
Komik
0
_yi
İyi
0
mutlu
Mutlu
0
sevgi
Sevgi
0
d_nceli
Düşünceli
0
_zg_n
Üzgün
0
a_layan
Ağlayan
0
sinirli
Sinirli
0
korkun_
Korkunç
Muğla Borosu Avukatlar Günü Ortak Açıklama
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.